Geçen hafta gündeme düşen, ve köşe yazımıza konu ettiğimiz ''Zanetti, Inter ve Zapatista'' haberi ziyadesiyle ses getirmiş. Lakin, geçen haftaki yazıdan biri benim unuttuğum, biri de baskı sırasında unutulan iki notu düşmek istiyorum. 1- Bu hayırlı işe katkıları vesilesiyle Vieri, Toldo ve Andrade'yle beraber takımın menajerini de kutluyoruz (''bizim'' Emre'den hâlâ ses yok) 2- Bu haber gazeteye düştükten bir kaç gün sonra Inter Valencia'yı deplasmanda 5-1 yenmişti. Biz de buna istinaden ''Anlaşılan iyi orta gol getirmiş'' demiştik.
Güncel futbol muhabbetinin bezdirici ve tüketici rutini arasında, böylesi haberler hakikaten nefes açıcı oluyor. Ve ziyadesiyle teveccühü hak ediyor. Öte yandan 'malum' medyanın, rutin dışı kontratak muhabbeti de belli olmuş oldu. Mazinin fiyakalı hakemi Ali Aydın vesilesiyle, Spordan sorumlu Bakan futbolda ''temiz eller operasyonunu'' başlattı. Hadi bakalım..
İşte tüm bu ''ahval ve şerait'' altında, ''bizim köy''ün haberleri yüreğimizi ısıtıyor. Tamam kabul ediyoruz; şöylesi muhabbetler endüstrinin futbol cenderisinde kolay kolay yapılmıyor, lakin her seferinde tam bir daralma yaşanırken oyunu açan birisi çıkıyor. Genelde Latin Amerika sokaklarında, top koşturmuş insan evlatlarından gelen bu ''güzel paslar''ı arada bir Avrupalılar da göğüslerinde eritiyorlar.
Çok örnek var, belki bir gün ''futbol-sever ajitatöre notlar'' kabilinden bir dizi futbol vecizeleri toparlarız. Gramsci'den, Camus'dan, Che'den, Eduarda Galeano'dan, Negri'den vb.den.
Neyse, yine kelam uzadı. Sadede gelelim ve geçen hafta, Zanetti vesilesiyle, yarattığımız kafa karışıklığına biraz olsun açıklık getirelim. Malumunuz, hem renkleri hem de geleneği itibariyle Milano'da bizcileyin desteklenen takım Milan olagelmişti. Her ne kadar Berlusconi çelmesi sendeletse de, Antonio Negri'nin muz ortaları ile tekrardan kendimize gelmiştik. Lakin, bu son Zanettiyan hareket, aslında ''sol''dan futbol zevatın, takımdan öte, güzel hareketlere meyl etmesi gerekliliğini gösterdi. Negri üstat da hak verecektir: En azından bundan sonraki ilk İnter-Milan maçında tutulacak takım belli olmuş oldu. Kusura bakmasın artık.Negri'nin Regigia cezaevinden 1998'de kaleme aldığı ve benim de bir sene sonrasında temas ettiğim nefis yazısı, futbol-savar muhabbetlerde kullanılacak yastık altı yazısı gibidir. Hâlâ okumayan varsa, şiddetle tavsiye edilir. İtalya'da futbol ve kulüplerin yan anlamları, taraftarlık üzerinden cezaevi gerilimleri ve aile içi taraftarlık devrine kadar bir ''futbol dilencisi''nin (E.Galeano'dan ödünç benzetme) iç yolculuğuna tanık olursunuz. En azından, küçük bir alıntıyla yazıya selamımızı bitirip, Negri'nin kızının sevgilisine olan tepkisinin bu son hareketle beraber azaldığını umut edelim: ''Kara-kızıl giysiler içinde çocukken babamla birlikte Milan AC'nin maçlarına giderdik ve 70'li yıllarda (ama bunu yargıçlarıma söylemeyin sakın!) Milan kopunun, ''Kara-Kızıl Tugayların'' kurucuları arasındaydım...Oğlumla iki kızımı, birinin erkek arkadaşının Inter'i tutuyor olmasından şüphelenmeme rağmen aynı gelenekte yetiştirdim...''. * Kıvanç'ın son pasında yeterince kademeye giremedik. Artık, bir daha ki haftanın yazısında, ''ülkeler ve futbol anlayışları'' üzerine ahkâm keseriz
(29 Ekim 2004 tarihinde Birgün'de yayımlanmıştır.)
(Kâr amacı gütmemek şartı ile bu yazının tüm hakları, yazarını ve kaynağını belirtmek kaydıyla kullanmak isteyene aittir...)